12 Aralık 2025 Cuma

GÖZÜMDE CANLANDI ANILARLAR...

 


Fabrikamızın kalbi Enerji santraline doğru uzanıp giden demir yolları...
Yüzlerce odayı aydınlatan, binlerce makineyi çalıştıran, yetmezmiş gibi Nazilli'ye gücünden pay veren, kış aylarında günde 150 ton toz kömürün, elektriğe ve basınç altında 360 C dereceye kadar kızdırılmış buhara dönüştüğü, bataklığın ortasında "Cumhuriyet Mucizesine can veren" güç kaynağı...

Resimde görülen emektar vinç de fabrikanın henüz inşaatının bile başlamadığı günlerde, Gıdı gıdı treniyle birlikte ilk işbaşı yapanlardan. Tren inşaat malzemelerini, makineleri ve diğer malzemeleri getirmiş, buharlı vinç indirmiş. Fabrika üretime geçince de, doymak bilmeyen canavar, enerli santralını besleme görevi bu buharlı vinç’e verilmiş. Vinç 3 vardiya, 24 saat çalışır, vagonetlere kömür doldururdu.  Enerji kesintisi olmaması için en önemli görev  bu emektara düşüyordu. 

Vinçte çalışmak  zordu, bir yanda yanan kazanın sıcaklığı, kömür tozu ve gürültü…Operatörlerinden, hatırladıklarım rahmetli Hamdi Demir ve yine rahmetli Rüştü Dinçer bu emektarın kahrını çekip evine en helalinden ekmek götürenler…

Rahmetli Rüştü Dinçer aynı zamanda fabrika sinemasının da makinistlerinden biriydi. 
Fabrikamızın renkli simalarından rahmetli Hamdi Demir koyu Adalet partiliydi.
Müşterililerini Nazilli Sümerbanklıların oluşturduğu Tahsin amcanın kahvehanesinin müdavimlerindendi. Okey, tavla oynamaz daha çok, espriyle karışık Halk partililere bulaşmayı sever aralarında kahvedeki herkesi güldüren diyaloglar yaşanırdı.
İkisi de anılarımızda güzel izler bırakan büyüklerimizdi. Yukarıda paylaştığım canlandırma resim beni onlara kadar götürdü. Rahmetleri,duaları eksik olmasın.  İLHAN ÖDEN

10 Aralık 2025 Çarşamba

MARSHALL YARDIMI

 


KABUS GİBİ.
lkokula başladığım yıllarda ülkemizdeki tüm ilkokullarda sabah 1. ders sonrası ilk teneffüslerde, hademelerin hazırladıkları, Marshall yardımı süt tozu karışımı dağıtılırdı. Sınıflar okul bahçesinde sıra olur, sürekli çantalarımızda taşıdığımız bardaklara doldurdukları ne olduğunu tam bilmediğimiz süt benzeri kokusu ve tadı hoş olmayan sıcak karışımı zorunlu olarak içerdik. Kabus gibi bir şeydi yıllarca zorla içtik "Sütten nefret etmiştik"
Genelde kırılmaması için naylon bardak taşıdığımızdan, bardağın kokusuyla etkileşime giren sıcak sıvı iyice iğrenç hale gelirdi.
Faydalı mıydı, zararlı mı? Belli değildi. Bende pek hoş olmayan izler bıraktı. O yıllardan sonra sıcak süt içemez olmuştum, içmem gerekirse kokusu az olduğu için mutlaka soğuk süt içerdim. İLHAN ÖDEN





2 Aralık 2025 Salı

BENİMLE GÜREŞECEK VAR MI?

 
Bugün sizlere yaşanmış bir hikayeyi anlatacağım.

Fabrikanın yapıldığı arazi, tarıma elverişsiz,bataklık bir alanmış. Sadece göçebelerin oturdukları derme çatma evler, çadırlar ve kerpiçten yapılmış bir kahvehane varmış. "Eğrek" denilen bu yeri onlar kullanır, hayvanlarını otlatır ve orada yaşarlarmış. Yabancıların girmeye çekindiği tekin olmayan bir yermiş...

Sümerbank Basma Kombinasının yapılacağı arazinin etüd çalışmaları için Nazilli'ye gelen Profesör Orlof başkanlığında Rus ve Türk uzmanlardan oluşan heyet bu alanda incelemelerde bulunurken, arazinin bataklık ve sivrisinek yuvası olması heyettekileri endişelendirmiş, zaten fabrikanın buraya yapılmasına karşı içlerinde sakladıkları muhalefet fikrini ,o sırada Nazilli'de sıtma hastalığının yaygın görülmesine bağlayıp, Atatürk'ü fabrikanın Nazilli'ye yapılması düşüncesinden caydırma konusunu aralarında konuşurken. Heyetin ziyareti esnasında arazide hayvanlarını otlatan ve olayı başından beri takip eden, bir göçebe delikanlısı heyettekilere seslenir.



Beyler !
-Ben burada doğdum,burada büyüdüm .
-Madem burası sıtma yuvası, yaşamak için uygun bir yer değil.
-İçinizde benimle güreşecek kendine güvenen biri varmı
?

Heyetteki takım elbiseli uzmanlar,beklemedikleri çıkış karşısında,üstü başı yırtık zayıf göçebe delikanlısına cevap veremeden birbirlerine bakar kalırlar.

Komisyondakiler Nazilli'ye güreşmek için gelmemişti. İşi gücü bırakıp baldırı çıplak delikanlıyla güreşmeleri beklenmezdi ama delikanlının cesur çıkışından da  herkes etkilenmişti..
Heyet Nazilli'den ayrılır, raporları olumludur, f
abrika Nazilli'ye yapılır.

Rahmetli dedem ve babamdan bir kaç kez dinlediğim, minik hikaye böyle..

Nazilli Basma Kombinası açıldıktan 66 yıl sonra kapatıldı ama.....
Fabrikanın şimdiki bulunduğu alana yapılmasında küçücük de olsa katkıları olan bu vatandaşlarımız, fabrika alanına yakın mahallelerinde geçmişe göre daha az sayıda da olsa hala varlıklarını sürdürüyorlar ve hala eski fabrika alanı etrafında hayvanlarını otlatmaya devam ediyorlar.
İşin asıl tuhaf tarafı, Yurtdışından gelip çalışan yabancı uyruklu kişilere bile ekmek kapısı olan Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası'nın yıllarca o topraklarda yaşamış bu vatandaşlarımıza ekmek vermemiş olması... Sevgiyle kalın.  İlhan ÖDEN


18 Kasım 2025 Salı

TEL DOLAPTAN, ESKİ NAZİLLİ'YE...

 



ESKİ NAZİLLİ'DEN AKLIMDA KALANLAR.

1965 Öncesi buzdolabı henüz yaygınlaşmamıştı. Yemekler pompalı gaz ocağında, kalaylı bakır tencerelerde pişer, böyle tel dolaplarda saklanırdı. Bazı evlerde elektrik bile yoktu. Geceleri gaz lambasıyla aydınlanır, mangal ile ısınılırdı. İçme suyu serin olsun diye toprak testi ve küplerde bekletilirdi. İçinde çeşmesi olan evler azdı. Kullanma suyu bahçelerdeki tulumba ve sokaklara akan artezyenlerden, içme suyu köşebaşlarındaki sokak çeşmelerinden doldurulurdu. Bahçeli evlerin uzak köşelerinde derme çatma tuvaletler olur, bulaşık suları toprak yollarda küçük menderes gibi dolana dolana akar, açık bir pencereden "KIZIM SENİ ALİYE VEREYİM Mİ?" türküsü uzar, sokağa yayılırdı...
Biz şanslıydık. Sümerbank'ın çağın ötesinde beton yollarında koşar, oynar,içinde elektriği,suyu, mutfağı, tuvaleti, bakır termosifonlu banyosu olan kutu gibi minik saraylarında oturur, sularımızı fabrikanın verdiği buzlarla soğuturduk. Sümerbank'ı seviyorsak sebebi var. Yani... İlhan ÖDEN.

24 Ekim 2025 Cuma

GERİ VERMEK YAKIŞIRDI.

 

ARAZİYİ VERENE GERİ VERMELİYDİNİZ.
Nazilli basma fabrikası yapılacağı zaman arsasını Nazilli belediyesi bedelsiz veriyor. Bu durumda fabrika alanının ADÜ. ye değil arsanın asıl sahibi olan Nazilli Belediyesine iadesi gerekmez miydi?
Üniversite üstelik daha iyi şartlarla yine orada olurdu.
Hem üniversite bu büyük alana bakmak, korumak zorunda kalmaz, eleman ve masraflar için para sıkıntısı çekmez. Projelerin hayata geçmesi daha kolay olurdu. Nazilli belediyesinin bedelsiz verdiği araziyi, 5 kuruş katkısı olmayan ADÜ'ye vermek niye? (Nisan 1935 Gazeteler) iLHAN öDEN

16 Ekim 2025 Perşembe

TÜRK SPORU KONGRESİNDE NAZİLLİ SÜMERSPOR.

 



TÜRK SPORU KONGRESİNDE NAZİLLİ SÜMERSPOR. 
“Sümerbank Fabrikalarının Spor Faaliyetleri Sümerbanklı Sporcu Olmak” Dr. Büşra Bigat

Spor faaliyetleri güçlü bir diğer Sümerbank takımı Nazilli Sümerspor’un kuruluşundan önce teşkilatlanmaya başladığından bahsedilir. 

Fabrika futbol takımı henüz tesis açılmadan aylar önce mahalli maçlara başlamıştır. 7 Haziran 1937’de Aydınspor ile yapılan maç için Anadolu Gazetesinde “Aydın’ın en kuvvetli takımı olan Aydınspor bölgede henüz teşekkül eden ancak kuvvetli elemanlara sahip olduğu için derhal temayüz eden Sümerspor ile karşılaşmıştır” ifadesi kullanılmıştır.

 1938 Şubat ayında Türk Spor Kurumunca tescil alan Sümerspor’a kadar, Nazilli’de futbol alanında yalnızca Menderesspor faaliyet göstermekteyken Sümerspor futbol takımı ilçe sporuna yeni bir soluk getirmiştir. Takım fabrika açıldıktan sonra da Denizli, Aydın ve İzmir’deki güçlü futbol takımlarıyla karşılaşmış ve yaptığı birçok maçı kazanmıştır. Coşkulu kalabalıklar tarafından izlenen maçlarda Sümerspor futbol takımı kuvvetli, antrenmanlı oluşu, dinamizmi ve takım bilinciyle oynaması bakımından dikkat çekmiştir.

Bu durum fabrikada spora verilen önemin teoride kalmadığını titizlikle yürütüldüğünü kanıtlamaktadır. Spor faaliyetleri güçlü bir diğer Sümerbank takımı Nazilli Sümerspor’un kuruluşundan önce teşkilatlanmaya başladığından bahsedilmişti. 

 Kayseri örneğinde olduğu gibi Nazilli Sümerspor da birçok takımı sahasında misafir etmiş ve aldığı galibiyetlerle tanınmaya başlamıştı. 1938’de İzmir’in ileri gelen takımlarından Doğanspor’la oldukça çetin geçen maçı 4-2 kazanmış, galibiyette Sümersporlu oyuncuların çevikliği ve güçlü yapısı dikkatlerden kaçmamıştır. Sümerspor oyuncularının milli takımda oynayacak kuvvete eriştiği belirtilmiş, takım geniş kitlelerin takdirini toplamıştır.

 Nazilli Sümerspor İzmir takımlarına karşı aldığı üst üste galibiyetlerle İzmir futbol camiasına dişli bir rakip olduğunu ispatlamıştır. 

1939’da Yeni Asır Gazetesi tarafından düzenlenmek istenen kupa maçı için Ege Bölgesi illerinden Aydın ve İzmir’in en güçlü takımları arasında müsabakalar hazırlanmış, İzmir Şampiyonu Doğanspor, Aydın Şampiyonu Aydınspor'la, İzmir’in güçlü takımı Üçok’un yanında Sümersporda maçlara dahil edilmiştir. Bu kapsamda çıkan haberde Üçok ve Nazilli Sümerspor arasındaki maçın en önemli maç olacağı, Sümerspor’un bugünkü kadrosuyla bile İzmir takımlarıyla boy ölçüşebilecek düzeyde olduğu ve oyuncular bakımından hiçbir İzmir kulübünden farklı olmadığı yazılmıştır93. Yine 1939’da Beden Terbiyesi Kupası için Ankara’ya çağırılan Üçok Takımı hem kupa maçlarına hazırlık hem de çalışmasının derecesini tespit etmek için yakın bölgelerde güçlü olarak nitelendirdiği futbol takımlarına maç teklifinde bulunurken bölge şampiyonu Aydınspor’un yanında Nazilli Sümerspor’a da teklif götürmüştür.

 Karşılaşma için dönemin gazetelerinde: “Daha önceden tecrübe edildiği üzere Sümerspor’un ihmal edilecek bir kuvvet olmadığı” yazılmıştır. Sümerspor bu maç için mevcut kadrosunu değil yeni yetiştirmeye çalıştığı genç kadrosunu çıkarmıştır95. Bu gelişmeler Nazilli Sümerspor’un Ege futbolundaki yükselişini ve yeni sporcular yetiştirmeyi sürdürdüğünü göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Nazilli Sümerspor başarılarından söz ettirmeye devam ederken ünü artık ülke geneline de yayılmıştır. 1939’da Balıkesir Tekspor Nazilli’ye gelmiş ve bir maç yapmış, Nazilli Sümerspor kulübü de iade-i ziyaret kapsamında futbol, güreş ve boks maçları yapmak üzere Balıkesir’e gitmiştir. Bölge dışına açılan Sümerspor 1939 yazında İstanbul’dan gelen Süleymaniye’yi 4-3 yenmiş, maçı altı binden fazla seyirci izlemiştir.

 Bu kapsamda yapılan karşılaşmaların en önemlilerinden biri 1953 yılında Galatasaray ile yapılan maç olmuştur. Galatasaray Sümerspor’un davetiyle Nazilli’ye gelmiş, maçı izlemek için kadın erkek binlerce izleyici Sümerspor stadını tıklım tıklım doldurmuştur. Galatasaray gibi güçlü bir takım karşısında başarılı bir oyun sergileyen Nazilli Sümerspor, rakibine 3-2 yenilmişse de bir fabrika takımı olarak organize ettiği bu maçla ve gösterdiği mücadeleyle mahiyetini ortaya koymuştur. 

Kendisi de yirmi yıl Nazilli Sümerspor'da forma giymiş olan ve üç kuşak Nazilli Sümerbank'lı İlhan Öden bu durumu şöyle aktarmıştır: “Sümerbank sahası o kadar moderndi ki büyük takımlar gidelim, bu sahaları görelim, buralarda oynayalım isterlerdi. Türkiye’nin en iyi zeminli sahaları bizdeydi, fabrika oyuncuları idmanlı olduğu için büyük takımlardan aşağı kalmayacak düzeyde oynarlardı. Gelen takımlar sosyal tesislerde düzenlenen etkinliklerle çok iyi ağırlanırdı.

 Buradan hareketle vurgulanması gereken bir diğer konu Sümerspor kulüplerinin yetiştirdiği sporculardır. Sümerspor'ların büyük takımlarla yapmış olduğu maçlar ülke sporuna pek çok önemli ismin kazandırılmasını sağlamıştır. Nazilli Sümerspor ile Galatasaray arasında yapılan maçta takımın başarısı dikkat çekince Sümerspor teknik direktörü Musa Sezer 1953-1954 sezonunda Galatasaray’a transfer edilmiştir. 

Ellili yıllarda Türkiye’nin en iyi kalecileri arasında yer alan ve milli takımda forma giyen Seyfi Talay da spor hayatına Nazilli Sümerspor’da başlamış, oradan İzmirspor’a transfer olmuştur .Yine Türkiye’nin ilk kadın futbol hakemlerinden Sema Tokat, Sümerbanklı bir memur çocuğu olarak Nazilli Sümerspor’dan yetişmiştir. 

Bu noktada Nazilli Sümerspor’dan örneklendirilecek bir diğer önemli isim Rıdvan Dilmen’dir. Ağabeyi Murat Dilmen ile birlikte 1978-1979’de Nazilli Sümerspor’da forma giyen Dilmen, yeteneği ve çevikliği ile dikkat çekmiş, önce Muğla’ya daha sonra Boluspor’a ve Fenerbahçe’ye transfer edilmiş, şeytan lakabıyla Türk Futbolunun duayenlerinden olmuştur. Murat Dilmen de halen Nazilli’de alt yapıdan futbolcu yetiştirmektedir.

 Nazilli Sümerspor’un sportif aktiviteleri yalnızca futbolla sınırlı kalmamıştır. Daha 1938’de davet edildiği bir spor balosuna basketbolcuları, kadın erkek voleybol takımları, futbol takımları, atletleri, güreşçileri, bisikletçileri, sağlık ekipleri ve zengin kadrosuyla katılan Nazilli Sümerspor ilçe sporunda söz sahibi olacağını göstermiştir. Bu durum Aydın Gazetesinde; “Sümerspor çok yeni bir teşekkül olmasına rağmen başta fabrika direktörünün ve diğer erkanla idarecilerinin spora verdikleri büyük ehemmiyeti tebarüz ettiren bir tarzda geçtiler” şeklinde aktarılmıştır. Sümerspor voleybol takımı da erken yıllardan itibaren aktif olarak maçlara katılmış, galibiyetler kazanmışlardır.

 Nazilli Sümerspor kalabalık kadrosu ve elde ettiği başarılarla dikkat çekince kulübün Sümer Halkevi Spor Kolu ile ortaklaşa çalışması kararlaştırılmıştır. Bu durum işçilerin yanında halkın da sportif faaliyetlerden yararlanmasına olanak vermiş, ilçede gençlerin yeni ve yaratıcı spor etkinliklerine katılımını artırmıştır. 

1945’te fabrikaya ziyarette bulunan Aydın Gazetesi muhabiri Orhan Becerik, fabrikanın spor faaliyetleri ile ilgili şu sözleri aktarmıştır: “Halkevi spor şubesiyle el ve iş birliği yaparak çalışan Sümerspor kadrosunda 50 güreşçi, 40 boksör, 4 futbol takımı birer voleybol ve basket takımları ve tenisçiler vardır. Bunların hepsi de fabrikanın her türlü spor hareketi için yaptırdığı alan, pist ve salonunda çalışmaktadırlar. Ben bu notları alırken önümüzdeki spor alanında, iş saatini bekleyen gençler, voleybol, basketbol ve iki çift de tenis oynuyorlardı. ‘Bu kadar araç ve imkanlarla spor olmaz mı’ diyecekler bulunursa hemen karşılık veriyorum. Bin işçi bin başçı…” Becerik'in haberinden anlaşılacağı üzere hedeflendiği gibi Sümerspor Halkeviyle birlikte çalışmalar yürütmüştür107. İlçenin önemli günlerinde ve milli bayramlarda özel kıyafetleriyle yerlerini alan Nazilli Sümerspor'lular bayrak koşuları, paten, bisiklet ve yüksek atlama yarışları ile halkı spora özendirmiştir.


Not: Dr. Büşra Bigat Akça'nın sunumunda diğer Sümerbank fabrikalarının sportif faaliyetleri de var. ilgili bölümler var. Ben uzun olacağı için sadece Nazilli Sümerspor ile ilgili kısmını aldım. Dileyenler buraya tıklayıp, kitabın tamamını okuyabilirler.


99 12.12.2023’te İlhan Öden(d.1958) ile Yapılan Görüşme. 100 İlhan Öden, www.sumerbankblogspot.com.tr Son Erişim Tarihi 18.02.2024. Bigat Akça, age., s. 223-224. 101 Sungur, age., s. 85, İlhan Öden, www.sumerbankblogspot.com.tr Son Erişim Tarihi: 18.02.2024. 102 Bigat Akça, age., s. 219-220. 103 04.08.2016’da Murat Dilmen (d.1961) ile Yapılan Görüşme. Ayrıca bk. Ek 5: Nazilli Sümerspor’un Murat-Rıdvan Dilmen’li Kadrosu. 

14 Ekim 2025 Salı

Avukat SAMİ KUTLUĞ (Geçmiş zaman notları)


     Av. SAMİ KUTLUĞ Nazilli basma fabrikasının açılış töreninde Atatürk'e hitaben konuşuyor.

Fotoğraftaki kişi Avukat Sami Kutluğ. Fotoğrafın çekildiği sırada Sümerbank Müdüriyet binası balkonundaki Atatürk'e hitaben Nazilli halkı adına şükranlarını belirten meşhur konuşmasını yapıyor. (Konuşmanın video kaydı var)

Avukat Sami Kutluğ Nazilli tarihinde yeri olan önemli bir şahsiyet. Nazilli Türkocağı yönetiminde görev almış, Aydın il genel meclisinde Nazilli temsilcisi olarak yer almış. Halkevlerinin en aktif döneminde Nazilli Halkevi başkanlığı yapmış. Kurtuluş savaşı sırasında yapılan Nazilli kongrelerinin düzenlenmesinde görev almış, katılmış ve yine kurtuluş savaşı sırasında Müdafaa-i milliye heyeti üyeliği var, Nazilli'de basılan Yunan işgaliyle kapatılmak zorunda kalınan "Aydın İli" isimli gazeteyi bastırmış.

Saydıklarımdan daha da önemlisi Kuvva-i milliye'nin ilk tohumlarının atıldığı en önemli toplantılardan bazıları onun Nazilli'deki ofisinde yapılmıştır. Nazilli için böyle riskli ve önemli görevler alan birinin, Nazilli'de uygun bir yere ismini verilerek yaşatılması doğru olmaz mı? Nazilli'ye hizmet etmiş kişilerin isimleri bir yerlere veriliyor. Karşı değilim ama unutulmaması gereken önemli hizmetleri yapmış böyle birine vefa borcumuz yok mu? İLHAN ÖDEN